18 Nisan 2008 Cuma

İçim Yana Yana


Dışarıda bir yağmur, en az içimdeki kadar sağanak bir hüzünler...
Duvarlar suskun, tablolar bile karanlık... Müziğin siyah, sen yoksun! Düşüncemdesin... Pencerede sızan soğuğumsun bu gece, içimin sızısısın... Tüm umutlarımı boşa çıkaransın...

Bu gece kadar ıslak yine gözlerim... Kaldırımlar kadar çamurlu şu an yüreğim...


Sana çıkan yollarım gelebilme ihtimaline istinaden açık... Gelecek misin?


Peki ben bu cevabını bildiğim soruları sormaktan ne zaman vazgeçeceğim? Gelmeyeceksin işte... Gel(me)de zaten! Daha önce gittiğim yerlerde kal... Ayağına iz bırakmayan bir postal al git! Düşüncemden git artık!


Duvarlar dile geldi üzüntümden...


Hayalimde kalan o tahta merdivenli evi de yak öyle git!


O kolyeyi yapan kızın gözleri gerçekten kör olacak git!


Kayıtları sil... Fotoğrafları yırt öyle git... İçimin sızısını da al, o yalnız ağacın gölgesine bırak... Pastadaki mumları da tek tek erit... Sayısının bir önemi yok artık... Aşkın siyah kamufulajını da giymeyi ihmal etme... Gözyaşlarım deniz olsun aş, git yeter...

Düşüncemden git.. Git.. Git...


gel desem gideceksin biliyorum, git diyorum...
hayat! benden aldıklarını nerene sokacaksın merak ediyorum...

Hiç yorum yok: