30 Nisan 2008 Çarşamba

Yar saçların lüle lüle............


Hani perşembenin gelişi çarşambadan bellidir derler ya,

Açıkçası bu maç öncesi Barca'nın Man utd karşısında turu geçip Moskova biletini alamayacağını küçük büyük herkes bekliyordu ve nitekim sonuçta öyle oldu.Scholes'un muhteşem füzesiyle öne geçen Man Utd fazla zorlamadı ve bileti koydu cebine,rakibini beklemeye başladı...

Olan Rijkaard' a oldu..Zaten ligde şampiyonluğu bırakın 2.lik bile riske girmişken,Camp Nou'da beyaz mendiller sallanmaya başlamışken şampiyonlar ligini alması belki de onu bu sezon için kurtaracaktı.Ama olmadı...Yani kısacası Rijkaard bavulunu toplamaya başlasa iyi olur.

23 Nisan 2008 Çarşamba

Ne diyosun ablacım sen ?



Başlığa bakınca yanlış anlaşılmasın Cem Yılmaz'ın G.O.R.A filminden alınmış bir cümle sadece.Ancak geçtiğimiz gün Valencia'da görevinden alınan Ronald Koeman'ın açıklamalarını okuyunca direk içimden bu soruyu sordum...

10 Kasım 2007'de Valencia'nın başına getirilen Ronald Koeman bugüne kadar takımın başında çıktığı 22 maçta 4 galibiyet,6 beraberlik,12 malubiyet alarak belki de Valencia tarihinin en kötü sezonunu geçirmesine sebep oldu ve o Valencia şu an ligin bitmesine 5 hafta kala 39 puanla düşme hattının sadece 2 puan üzerinde.

Bütün bu tabloya bakarak Bay Ronald Koeman'ın bu açıklamalarına diyecek bir şey yok açıkçası,gerçekten çok başarılı bir tablo (!)...

İşte bu da Koeman'ın yaptığı açıklama:

Kral Kupası gibi önemli bir kupayı kazanmanın verdiği gururla ayrılıyorum. Valencia'daki zamanımda uluslararası tecrübe kazandım ancak umut kaybettim"


Bu nasıl bir gururdur soruyorum sayın Koeman ?Umarım bu kazandığınız acı tecrübeyi başka takımlarda bir daha yaşamazsınız....

18 Nisan 2008 Cuma

İçim Yana Yana


Dışarıda bir yağmur, en az içimdeki kadar sağanak bir hüzünler...
Duvarlar suskun, tablolar bile karanlık... Müziğin siyah, sen yoksun! Düşüncemdesin... Pencerede sızan soğuğumsun bu gece, içimin sızısısın... Tüm umutlarımı boşa çıkaransın...

Bu gece kadar ıslak yine gözlerim... Kaldırımlar kadar çamurlu şu an yüreğim...


Sana çıkan yollarım gelebilme ihtimaline istinaden açık... Gelecek misin?


Peki ben bu cevabını bildiğim soruları sormaktan ne zaman vazgeçeceğim? Gelmeyeceksin işte... Gel(me)de zaten! Daha önce gittiğim yerlerde kal... Ayağına iz bırakmayan bir postal al git! Düşüncemden git artık!


Duvarlar dile geldi üzüntümden...


Hayalimde kalan o tahta merdivenli evi de yak öyle git!


O kolyeyi yapan kızın gözleri gerçekten kör olacak git!


Kayıtları sil... Fotoğrafları yırt öyle git... İçimin sızısını da al, o yalnız ağacın gölgesine bırak... Pastadaki mumları da tek tek erit... Sayısının bir önemi yok artık... Aşkın siyah kamufulajını da giymeyi ihmal etme... Gözyaşlarım deniz olsun aş, git yeter...

Düşüncemden git.. Git.. Git...


gel desem gideceksin biliyorum, git diyorum...
hayat! benden aldıklarını nerene sokacaksın merak ediyorum...

14 Nisan 2008 Pazartesi

Unutulmuş...


Bekliyorum da ne için... Benimki "bir" umut sadece. Çoktan unutulmuşsun, bitmişsin gözlerinin içinde, küllerin savrulmuş dört bir yana. Hatırlar diye bekliyorum, unutmadın biliyorum... Ama ben işte... Ne yaparsan yap gözlerimin içine bakıp "seni seviyorum" demedikçe içimdeki hüzün bitmeyecek biliyorum... On dakika geçmiş takvim döneli... Ne gelen bir mesaj var ne de giden... Artık yolcusu değilim o kalbin anlayabiliyorum, anlamsız hayatıma anlam katan tek "şey" de ortadan kayboluyor... Gene pişmanlık... Sadece umutsuzca, umutsuzluğun karanlığında bana yol gösterecek bir umut ışığı arıyorum kendime, gözlerinin ışığını arıyorum... Elimden birşey gelmiyor, içim acıyor anlatamıyorum... Bekliyorum o günü... Gelmeyecek bile olsa "beni tekrar seveceğin" günü...

Duymak istemesen de bir daha haykırıyorum dünyama:
Seni seviyorum...

13 Nisan 2008 Pazar

Nice Mutlu yıllara, Khortytsya


San Siro'da kadroya girebilmek için uğraş veren ve yedek kulübesine tıpkı bizim gibi demir atmış,blogumuzun kurucusu "Khortytsya" kardeşimizin doğum günün kutlu olsun,Nice mutlu senelere...

12 Nisan 2008 Cumartesi

Yaratıcı Taraftar #1


Serinin ilk ayağına Fenerbahçe taraftarına atılan çok büyük bir kazıkla başlıyoruz. Muhtemelen rövanşı alınamayacak "kazık"tan bahsediyoruz: "Cobarde Gallina Ortega", Türkçesini söylersek "Korkak Tavuk Ortega".

Olayı anlatalım biraz.
Kadıköy'deki zorlu bir sınav öncesi bir grup Siyah-Beyazlı taraftar, Fenerbahçe forması giyerek Fenerbahçeliler’e, "Ortega’ya biz de hayranız. Onun için özel bir pankart yaptırdık, ama bilet bulamadık, siz alın, Ortega'yı çağırıp açın." demiş. Fenerbahçeliler açmış pankarta bakmış, "Cesuryürek Ortega" yazıyor. "Haa oldu renkdaşlar!" diyip pankartı almışlar. Operasyonu tamamlamanın verdiği mutlulukla Beşiktaşlılar semtlerine yol almışlar... Maç saati gelmiş, sözde "renkdaşları" tarafından üzerilerine yüklenen görevi yerine getiren Fenerbahçe seyircisi, Ortega'yı çağırmışlar. Pankartı da bir güzel gözüne sokmuşlar Ortega'nın... Gerisi malum, olaydan haberdar olan bazı Beşiktaşlı muhabirler bu güzel pası kaçırmamışlar ve tribünde atılan golü resmetmişler. Olay Fenerbahçeliler tarafından "rezalet" olarak yorumlanmış. Hatta pankartı hazırlayan "Kartalizma" grubu "zoka"nın öncesini videoya çekmiş, ahanda burada:


10 Nisan 2008 Perşembe

Engel Değildir Sevmeye Mesafeler


Bitmek bilmeyen yollarda yürür bazen insan. Aşk vardır yüreğinde, umutsuzdur yinede seslenebildiği yere kadar seslenmek ister, dışa vurmak ister içindekileri... Vuramazsın, yapamazsın, bitmeyen yolunda hatıralar gelir yanına oturur, eşlik eder sana. "Belki bir gün özler" diye umut edersin, pişmanlığın doruklarındasındır. Başkalarında aramazsın kaybettiğini, gerek yoktur içindekine ihanet etmeye. Uzaklara kaçmak istersin, sonra düşünürsün, yapamazsın... Çünkü engel değildir sevmeye mesafeler...

Sadece Hüzün #1
Sadece Hüzün #2

8 Nisan 2008 Salı

FM 'nin doğurduğu yıldız


Bojan Krkic Perez,

Aslında konuyu açarken çok düşündüm açsam mı açmasam mı diye.Hani ne de olsa khortytsya kardeşimin karşı olduğu, bir anlamda "çakma ispanyol"diye tabir ettiği(ki haklılık payı da yok değil hani:) bir kişi hakkında yazıyordum,ne kadar doğru olurdu bilmiyorum ama onun da artık affına sığınarak bu geleceğin yıldızından burada bahsetmeden geçemeyeceğim:)...

BOJAN KRKIC PEREZ,1990 doğumlu bu genç adam dünya futbol piyasasına çıkmadan önce kendini FM hayranlarına göstermişti bile.Kendisindeki bu yeteneği görünce hani insanın kafasına şu soru takılmıyor değil," acaba gerçekten menajerler fm oynuyo mu da bu oyuncular önce fm de parlayıp daha sonra dünya futbol piyasasına çıkıyor ?"Robinho,Palacio,C.Ronaldo..vs gibi kendisi de FM'nin çıkardığı büyük yeteneklerden biri.

Sonrasında Barcelona alt yapısında 7 yılda 961 gol atarak kulüp tarihindeki bütün rekorları alt üst etmiş ,bir anda başta Frank Rijkaard olmak üzere bütün dünya futbol otoritelerinin gözünü üzerine çevirmişti ve sonucunda bu sezon A takıma çıkmayı başarmıştı.

Belki de sezon başında Henry'nin transferi ile birlikte kimsenin aklının ucundan geçmezdi Bojan Krkic.Kolay iş değildi Henry,Etoo,Messi,Ronaldinho gibi isimleri yedeğe çekip ilk 11 oynayabilmek..Ama beklenen olmadı ve sezon içerisinde Bojan Krkic bu yaşında gösterdiği büyük performansla hem bu saydığım abilerini çoğu maçta yedek bıraktı,hem de kendisini geleceğin yıldız adayları arasına yazdırmaya başardı ve böylece hocası Rijkaard'ın güvenini boşa çıkarmamış oldu.

Şu sıralar Bojan Krkic,attığı gollerle takımının hem ligde az da olsa şampiyonluk ümitlerini sürdürüyor hem de şampiyonlar liginde kupaya doğru emin adımlarla taşıyor.Umarım Bojan futbol hayatında çok önemli sakatlıklarla karşı karşıya kalmaz da bu genç adamı izlemekten mahrum kalmayız,zira onu izlemek büyük bir zevk..

2 Nisan 2008 Çarşamba

Sadece Hüzün #2


ANLADIM
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...

Can Yücel

Daha önce de yazmıştım sana: "yüreğimin seslendiği yere kadar" sesleniyorum işte.


Sadece Hüzün

Tarih, tekerrürden mi ibaret ?

Yıl 2003,

Tarih 2 Nisan,

Yer:Stadium of Light,Sunderland(Foxtaki spiker arkadaşın deyimiyle Light of Stadium)

Hani o makus talihimizi bir türlü yenemediğimiz,daha resmi maçlarda 1 gol bile atmayı başaramadığımız İngiltere karşısına çıkıyoruz.İçimizde bir umut,diyoruz ki bu sefer bu İngilizleri yenecez,bu sefer tarih değişecek.Ama malesef sonu yine değişmiyor ve maçı vassel ve penaltıdan beckhamın attığı gollerle 2-0 kaybediyoruz...

Yıl bu sefer 2008,

Tarih yine 2 Nisan,

Yer : Bu sefer Şükrü Saracoğlu,Kadıköy

Rakip yine bir İngiliz,dünya devi Chelsea..Roman Abramovich'in milyon dolarlık Chelsea'si.Zamanında Beşiktaşın Sergen'in attığı 2 golle Stamford Bridge'de yaptığını bu sefer Fenerbahçe Kadıköy'de yapacak,Chelseayi bir kez daha eli boş gönderecek.Abramovich'e futbolun para işi değil yürek işi olduğunu gösterecek...

Haydi Fenerbahçe tarihi değiştir, Türkiye'ye bir zafer daha yaşat bu gece...