31 Mart 2008 Pazartesi
30 Mart 2008 Pazar
İstanbul'dan Arda Kalanlar
Rezalet... Bu yorumu BJK - FB maçı için yazdığımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İnsanda söyleyecek söz bırakmıyor yaşadıklarımız dün akşam.
Sabahın köründe kalkıp altı saat yol çektikten sonra İstanbul'a vardığımızda herşey güzel gözüküyordu. Saat 14.00 sularında Beşiktaş'a vardığımızda trafik vardı ama yoldan geçen taraftarlara yaptığımız tezahüratlarla pek hissetmedik çileyi. Midibus'ı Conrad Otel'in önünde park ettikten sonra 27 kişilik kafilemizle Büyük Beşiktaş Çarşısına doğru yol aldık. İçkisini yudumlayanlar, "yeni açık, numaralı" diye gezenler polisin önünde kombinesini pazarlamaya çalışanlar her çeşit insan oradaydı. Bana telefondan ulaşmaya çalışanlarla konuşamıyordum çünkü Kazan, etrafta maçı bekleyenlerin tezahüratları yankılanıyordu. Biletlerimizin dağıtılmasını beklerken ortada pislik kokuları yayılmaya başlamıştı...
Saat 17.00'a gelirken bilet problemimiz hala çözülmemişti. Ancak olay yeni yeni şekilleniyordu. "Beşiktaş" üzerinden rant elde etmeye çalışanların gazabına uğradığımız söylendi bize. Ortada bilet falan yoktu. Bir hafta önceden parayı verip beklemeye başlamıştık oysaki. "Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi ortak otobüs tutsun. Ezik bişey tutalım yol paralarının üstüne yatalım." teklifini kabul etmeyen OGÜLÜ KARTALLAR cezalandırılmıştı. Esrarkeş kadroyla aynı ortamı paylaşmak istemediğimiz için, "Beşiktaş" üzerinden para kazanmak istemediğimiz için Serhat ve Hüseyin'in suratına pişkin pişkin verilen "Bilet yok." yanıtıyla karşılaşmak zorunda kalmıştık. Yanında parası olanlar -Eskişehir'e dönünce geri almak üzere- karaborsadan 100 YTL'ye aldı biletleri. On bir kişi biletsiz Kazan'da kalmıştık. OGÜ'de olduğum için şanslıyım çok iyi insanlar tanıdım İstanbul seferinde. Serhat kendi cebinden "ucuza" bulduğu bir eski açık bileti aldı. Verdi kafileden birine. Karşılık beklemeden. Yanımızda para olsaydı bizde karaborsa alabilirdik ama yoktu. Bilet parası için verdiğimiz paralar "kaygısız" insanların banka hesabındaydı. Serhat, Hüseyin gibi insanlar tanıdığım için mutluyum. Güvendikleri insanların oyununa gelmişlerdi sadece. Kimse onları suçlamadı, suçlanması gereken onca insanı orada "mal" gibi bırakan güvendikleriydi. Utku olacak insanla hesabın burada kapanmadığını buradan belirtelim. Neyse...
Bize oturup bir kafede izlemekten başka bir seçenek kalmamıştı, öyle yaptık. Beşiktaş'ta bir cafede izledik maçı. Maçın anlatılacak pek bir yanı yok. Rezaletin ötesi... Maç boyunca 1 kez üç pas ard arda yapan Beşiktaş o pozisyonda golü buldu. Fenerbahçe farka gidebilirdi, olmadı. Beşiktaş'ta umutlar başka bahara kaldı...
Son olarak Serhat'ın yazdıklarını yazayım buraya:
Arkadaşlar yaşanan bilet sıkıntısından dolayı şahsımdan öte OgülüKartallar Kulübü olarak özür diliyorum...
Kulüp olarak sıkıntılı günler yaşıyoruz ve bunun nedenide Eskişehir'deki rant davaları , ama kesinlikle biz buna ortak olmayacağız , ortak olacak varsada içimize almayıp geçen haftalarda olduğu gibi aramızdan eleyeceğiz o arkadaşları...
Zaten bugün yarın gerkli konularda somut adımlar atılır , atılacakta...
Para verdiğimiz ve keyfi olarak bize bilet almayan adına ben Serhat Şenel olarak hepinizden özür diliyorum , bu duruma en çok üzülen emin olun bendim , gereken savaşıda verdim ve vericem...
Gerçekten insanlara mahçup duruma düşmek onlarca 600 milyondan daha önemli benim için ama insanın başına böyle şeyler geldikçe gerekli muameleyi etmeyi öğreniyor demekki...
Cebimdeki paraylada bilet alıp bi abimize verdim , yine olsa yine helal olsun...Sizlerinde paraları hemen iade edilecek , hakkınızı helal edin...
Saygılar-Sevgiler...
Helal olsun Serhat!
Sabahın köründe kalkıp altı saat yol çektikten sonra İstanbul'a vardığımızda herşey güzel gözüküyordu. Saat 14.00 sularında Beşiktaş'a vardığımızda trafik vardı ama yoldan geçen taraftarlara yaptığımız tezahüratlarla pek hissetmedik çileyi. Midibus'ı Conrad Otel'in önünde park ettikten sonra 27 kişilik kafilemizle Büyük Beşiktaş Çarşısına doğru yol aldık. İçkisini yudumlayanlar, "yeni açık, numaralı" diye gezenler polisin önünde kombinesini pazarlamaya çalışanlar her çeşit insan oradaydı. Bana telefondan ulaşmaya çalışanlarla konuşamıyordum çünkü Kazan, etrafta maçı bekleyenlerin tezahüratları yankılanıyordu. Biletlerimizin dağıtılmasını beklerken ortada pislik kokuları yayılmaya başlamıştı...
Saat 17.00'a gelirken bilet problemimiz hala çözülmemişti. Ancak olay yeni yeni şekilleniyordu. "Beşiktaş" üzerinden rant elde etmeye çalışanların gazabına uğradığımız söylendi bize. Ortada bilet falan yoktu. Bir hafta önceden parayı verip beklemeye başlamıştık oysaki. "Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi ortak otobüs tutsun. Ezik bişey tutalım yol paralarının üstüne yatalım." teklifini kabul etmeyen OGÜLÜ KARTALLAR cezalandırılmıştı. Esrarkeş kadroyla aynı ortamı paylaşmak istemediğimiz için, "Beşiktaş" üzerinden para kazanmak istemediğimiz için Serhat ve Hüseyin'in suratına pişkin pişkin verilen "Bilet yok." yanıtıyla karşılaşmak zorunda kalmıştık. Yanında parası olanlar -Eskişehir'e dönünce geri almak üzere- karaborsadan 100 YTL'ye aldı biletleri. On bir kişi biletsiz Kazan'da kalmıştık. OGÜ'de olduğum için şanslıyım çok iyi insanlar tanıdım İstanbul seferinde. Serhat kendi cebinden "ucuza" bulduğu bir eski açık bileti aldı. Verdi kafileden birine. Karşılık beklemeden. Yanımızda para olsaydı bizde karaborsa alabilirdik ama yoktu. Bilet parası için verdiğimiz paralar "kaygısız" insanların banka hesabındaydı. Serhat, Hüseyin gibi insanlar tanıdığım için mutluyum. Güvendikleri insanların oyununa gelmişlerdi sadece. Kimse onları suçlamadı, suçlanması gereken onca insanı orada "mal" gibi bırakan güvendikleriydi. Utku olacak insanla hesabın burada kapanmadığını buradan belirtelim. Neyse...
Bize oturup bir kafede izlemekten başka bir seçenek kalmamıştı, öyle yaptık. Beşiktaş'ta bir cafede izledik maçı. Maçın anlatılacak pek bir yanı yok. Rezaletin ötesi... Maç boyunca 1 kez üç pas ard arda yapan Beşiktaş o pozisyonda golü buldu. Fenerbahçe farka gidebilirdi, olmadı. Beşiktaş'ta umutlar başka bahara kaldı...
Son olarak Serhat'ın yazdıklarını yazayım buraya:
Arkadaşlar yaşanan bilet sıkıntısından dolayı şahsımdan öte OgülüKartallar Kulübü olarak özür diliyorum...
Kulüp olarak sıkıntılı günler yaşıyoruz ve bunun nedenide Eskişehir'deki rant davaları , ama kesinlikle biz buna ortak olmayacağız , ortak olacak varsada içimize almayıp geçen haftalarda olduğu gibi aramızdan eleyeceğiz o arkadaşları...
Zaten bugün yarın gerkli konularda somut adımlar atılır , atılacakta...
Para verdiğimiz ve keyfi olarak bize bilet almayan adına ben Serhat Şenel olarak hepinizden özür diliyorum , bu duruma en çok üzülen emin olun bendim , gereken savaşıda verdim ve vericem...
Gerçekten insanlara mahçup duruma düşmek onlarca 600 milyondan daha önemli benim için ama insanın başına böyle şeyler geldikçe gerekli muameleyi etmeyi öğreniyor demekki...
Cebimdeki paraylada bilet alıp bi abimize verdim , yine olsa yine helal olsun...Sizlerinde paraları hemen iade edilecek , hakkınızı helal edin...
Saygılar-Sevgiler...
Helal olsun Serhat!
Koyun Kazım....
Colin Kazım Richards ,
İngiltere'deki arkadaşlarının söylemiyle Kazimo yada CKR, 30 Nisan 2007'de Fatih Terimin Bosna-Hersekle yapılacak olan maçın kadrosuna almasıyla birlikte tüm Türkiye onu tanıdı.Brezilya ile oynanan ve 0-0 tamamlanan maçın son 20 dakikasında oyuna girmiş ve böylece milli takım kariyeri onun için artık başlamıştı.Annesi Kıbris türkü , babası Antigualı olan CKR ,2006-2007 sezonunun sonunda Shefield United'tan Fenerbahçeye transfer olmuştu.İlk geldiği günler Türkiye'deki çoğu fenerbahçelilerin doğal olarak kafasında büyük soru işaretleri vardı.
-İngiltere 2.ligine düşmüş bir takımda çoğu maçta yedek soyunan ,premiershipde 38 maçta sadece 1 golü bulunan 21 yaşındaki bu genç ,ligde şampiyonluğa oynayan,avrupada büyük hedefler peşinde koşan Fenerbahçe'ye ne katkıda bulunabilir?
-Acaba Tuncay'ın yerini doldurabilir mi? vs vs......
Nitekim sezona çok da iyi bir başlangıç yapamadı. Sağ kanatta Gökhan gönül-Deivid ikilisinin göstermiş olduğu üstün performans sonucu çoğu maçta yine yedek kulubesine mahkum kalmıştı tıpkı Sheffield United'da olduğu gibi.Sezonun ilk yarısı Kazım için pek de verimli geçmemişti bu açıdan.Günler günleri kovalıyordu ama CKR bir türlü yedek kulubesinden kurtulamıyordu.Derken 27.haftada kasımpaşa maçında deivid'in cezalı duruma düşmesinden dolayı kendisine 28.haftadaki beşiktaş maçında oynama fırsatı doğmuştu.Bu maç onun için kendisini teknik direktör Zico'ya gösterme fırsatıydı her anlamıyla.
Maç başladı...Kazım ilk 10 dakikada gösterdiği performansla maça damga vuracağını belli etmişti.Çok hırslı,istekliydi.Nitekim 11.dakikada Alex'e yaptığı mükemmel cuts inside'ıyla(FM oynayanlar bilir)takımının öne geçmesinde rolü büyüktü.Artık sağ kanatta o kadar etkili oynuyordu ki Beşiktaş'ın sol kanadını neredeyse felç etmişti.İbrahim üzülmez için hayatının belki de bu sezon en zor maçlarından ikincisiydi(İlki Anfield Road'da Benayoun karşısında).beşiktaş teknik direktörü Ertuğrul Sağlam da bunu görmüş olacak ki 2.yarıya başlarken İbrahim üzülmez'i oyundan aldı.2.yarıda ibrahim'in yerine geçen baki de zaten maç boyunca onu anca faul yaparak durdurabildi.
Sonuç olarak ,Fenerbahçenin bu derbiyi kazanmasındaki en büyük etken golleri atan Alex'in yanı sıra kanımca maç boyunca istekli oynayan Colin Kazım (pardon Kazım kazım:)dı. Ne diyelim tebrikler Kazım ,böyle oynamaya devam et......
28 Mart 2008 Cuma
İstanbul Yolcusu
Yarın sabahtan yola çıkıyoruz OGÜLÜ KARTALLARLA beraber. Beşiktaş - Fenerbahçe maçını İnönü'de takip etmek amacındayım. Anıları blogta yazarım. Haydi selametle...
27 Mart 2008 Perşembe
Sadece Hüzün
İçindekini suratına haykıramamak, haykırmanın boşa gidecek bir çaba olduğunu bilmek... Çaresiz olmak, beklemekten başka birşey yapamamak... Sabretmekten tükenmek... İçin yana yana o sokaklarda yürümek, belki geçersin diye beklemek... İnsanı delirten "belki" li cümleler... Asla dönmeyeceğini bilmek, umutsuzca bir umuda sarılmak... Gözyaşı döktüğün kişinin umrunda bile olmamak... Acını anlatabileceğin kimsenin olmaması... Arkana baktığında, yaşadıkların gözünün önüne geldiğinde gözünden düşen bir damla yaş... Onu ilk öptüğüm yer... Duvarlara sinmiş kokusu... ve... İlk aşk...
7.961.767
''Eski Teknik Direktörümüz Vicente Del Bosque ve yardımcı antrenörler Francisco Javierh Minano Espin, Francisco Jimenez Martin ve Antonio Grande Cereijo'nun alacaklarına istinaden anapara, faiz ve masraflar olarak toplam 7.961.767 Avro, UEFA tarafından, Şampiyonlar Ligi gelirlerimize mahsuben, adımıza ödenmiştir. Halihazırda Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) nezdindeki süreç devam etmektedir. Ayrıca Şampiyonlar Ligi gelirlerimize istinaden UEFA nezdinde 557.158 Avro alacak bakiyemiz mevcut olup, Mayıs ayında yaklaşık 2.000.000 Avro düzeyinde ilave gelir tahakkuk etmesi beklenmektedir.''
Türkiye'ye marka isimler getirmek... Yüksek tazminat maddesi içeren sözleşmeler... Klüplerin elinde patlayan futbolcular, teknik direktörler... Yazılacakları uzatmak mümkün. Aslında yorum yapılacak pek bişey yok. Yanlış transfer politikaları, yanlış yönetilen klüpler... Resimdeki ellerin arasına alınmış bir Beşiktaş... Rezalet demek istemiyorum ama demekten başka seçeneğim yok gibi gözüküyor... Durmak yok yola devam!
25 Mart 2008 Salı
Kezman ve Çetnik İşareti
Haşmet Babaoğlu'nun sözleriyle başlamıştı Kezman ve çetnik işareti tartışmaları. Yeni transferiydi Fenerbahçe'nin. Bosna-Hersek maçında gol attıktan sonra tribünlere çetnik işareti yapmıştı Kezman. Üzerine birsürü fırtına kopartılmıştı. "Ya Türkiye'de de yaparsa?" soruları günlerce insanları yormuştu. Suni gündem oluşturmak, gündemi işgal etmek için bundan iyi haber olamazdı zaten. Halkın milliyetçilik duygularını kullanarak Türkiye'ye "yıldız" olarak gelmiş futbolcu kolayca halkın önüne atılabilirdi ne de olsa. Bu sözlerimden Kezman'ın hareketini haklı çıkarmaya çalıştığımı sanmayın. Karakterini sevmiyorum adamın, kendisini de. Ama diyeceğim şudur ki üstünden 1.5 seneye yakın süre geçmiş bu yaygara çıkalı. Şimdilerde kimse Kezman çetnik falan filan diye haber yapmıyor. İnsanları harcamak bu kadar kolay işte. Zaten çetnik diyerek insanlarda Kezman'a karşı önyargı oluşturdunuz. Ancak yanıldınız. Kezman o hareketi Türkiye'de yapmadı, yapmaz, yapamaz. İkinci olarak sayın çok değerli basın çok milliyetçi olsaydınız da örf ve âdetlerimize uymuyor diye Pascal'ı Beşiktaş'tan gönderdiğiniz gibi Kezman'ı da sınırdışı etmenin yolunu bulabilseydiniz! Tiyatro böyle mi oynanır yahu...
Merak edenler için ekleyelim:
Çetnik nedir?
Sırplar'ın, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı isyan hareketini başlatmak üzere kurduğu bu çetenin uzantıları bugüne kadar geliyor. II. Dünya Savaşı'nda da, Hitler Almanyası ile sırp komünist partizanlara karşı faaliyetlerini sürdüren aşırı milliyetçi sırp gruplar, Bosna savaşı sırasında da yine müslümanları hedef almıştı.
Çetnik işareti nedir?
Çetnik işareti, her iki elin baş, işaret ve orta parmağını açık tutarak yapılıyor. Diğer iki parmak ise kapalı tutuluyor. Bunun anlamı şu: Çetnikler, işkence yaptığı kişilerin baş, işaret ve orta dışındaki parmaklarını kesiyor ve bu şekilde hafızalara kazınıyorlarmış.
Flyleaf - All Around Me
My hands are searching for you
My arms are outstretched towards you
I feel you on my fingertips
My tongue dances behind my lips for you
This fire rising through my being
Burning I'm not used to seeing you
I'm alive, I'm alive
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healing
My hands float up above me
And you whisper you love me
And I begin to fade
Into our secret place
The music makes me sway
The angels singing say we are alone with you
I am alone and they are too with you
I'm alive, I'm alive
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healing
And so I cry
The light is white
And I see you
I'm alive, I'm alive, I'm alive
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healing
Take my hand
I give it to you
Now you own me
All I am
You said you would never leave me
I believe you
I believe
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healed
My arms are outstretched towards you
I feel you on my fingertips
My tongue dances behind my lips for you
This fire rising through my being
Burning I'm not used to seeing you
I'm alive, I'm alive
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healing
My hands float up above me
And you whisper you love me
And I begin to fade
Into our secret place
The music makes me sway
The angels singing say we are alone with you
I am alone and they are too with you
I'm alive, I'm alive
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healing
And so I cry
The light is white
And I see you
I'm alive, I'm alive, I'm alive
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healing
Take my hand
I give it to you
Now you own me
All I am
You said you would never leave me
I believe you
I believe
I can feel you all around me
Thickening the air I'm breathing
Holding on to what I'm feeling
Savoring this heart that's healed
Dinlenesi şarkı, Flyleaf farkıyla mümkünse albümdekini değil aşağıdaki linktekini indirip dinleyin derim :). Yeni değil ama yazmak istedim hala dinlemeyenler için sözlerinde derin anlamlar taşıyan bu şarkıyı...
Rapidshare Link
Rapidshare Link
23 Mart 2008 Pazar
Roman: "You are the one for me"
Roman bu bildiğimiz Roman Abramovic. Abramovic'in "you" öznesiyle kastettiği kişi ise Terim! Bildiğimiz Fatih Terim! Daily Mirror'un dünkü haberine göre Abramovic A.Grant'ın yerine Fatih Terim'i düşünüyormuş. Daily Mirror'un bu "fotomaçvari" haberi çoğu insanda "yok artık!" tepkisini yarattı. Aslında kulağa fena gelmiyor, insan heyecanlanıyor, seviniyor. İngiliz gazetelerinde atılacak "Terim: I want Ronaldinho" şeklindeki başlıkları düşünmek bile güzel. Bekleyip göreceğiz. Kim Chelsea'de teknik direktör olmak istemez ki..?
Rico is No More!
Yönetim Kurulumuz ve Teknik Heyetimiz'in uzun süredir gözlemlediği üzere; antreman ve müsabakalardaki isteksizliği, son dönemde takım ruhuna zarar veren disiplinsiz davranışları, teknik heyete gerekli saygıyı göstermemesi ve söylemleriyle takım arkadaşlarının performanslarını olumsuz yönde etkilemesi nedenleriyle, Ricardinho, Teknik Heyetimiz'in raporu doğrultusunda yönetim kurulumuz tarafından kadro dışı bırakıldı.
Beşiktaş JK
"Rico Paşa" kadro dışı kalmış yukarıda açıklamışlar nedenleri. İyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum. Aklıma böyle bir başlık atmak geldi. Oyunun ismini hatırlayamadım ama ölünce "xxxxx is no more!" diye yazı geliyordu. Hep ilgimi çekmişti o "no more!" yazısı. Nasip Ricardinho için kullanmakmış, hayırlısı olsun Beşiktaş için...
21 Mart 2008 Cuma
TBL All-Star
TBL All-Star yarın Abdi İpekçi'de. Saat 14.00'dan itibaren NTV'den izleyebileceğiz organizasyonu. Doğruyu söylemek gerekirse pek sıcak bakmıyorum bu all-star organizasyonuna, biraz özentilik gibi geliyor. Amerikalılar yapıyor bizde yapmalıyız gibi birşey olduğunu düşünüyorum. All-star maçı görselliğe dayanan bir organizasyondur, malesef Türk olarak pek atletik olduğumuz söylenemez. Görsel olarak 2-3 artistlik smaçtan daha fazlasını yapacağını sanmıyorum Türk Takımı'nın. Olay Amerikalılarda bitecek gene. Onlar havada süzülürken "vay be zenci değil mi uçana kaçana smaç basıyor!" diyebileceğiz. Belki birkaç smaca "Vaoovv" deriz. Smaç yarışması mutlaka izlenmeli Q.Hosley favorim. Şarkıcı Yalın bir konser verecekmiş All Star'da, kişisel görüşüm berbat seçim! Chicago Bulls Kızları da orada olacakmış kızlar kaçmamalı(!), Karizma ve Parafinn Poi Show'da oradaymış (vay bee!). Kadrolar ise şöyle:
15 Mart 2008 Cumartesi
Light of Stadium
Sunderland - Chelsea maçı oynanıyor ben bu satırları yazarken. Hatta Terry kornerden gelen topa kafa vurarak gol bile attı! Herneyse Fox TV'de spikerin katledeceği bir maç olacak gibi gözüküyor. Neden mi böyle düşünüyorum? Dakika bir gol bir oldu bile! Maç başlar başlamaz spikerin ağzından "Light of Stadium" kelimeleri döküldü. Kendimden şüpheye düştüm. "Stadium of Light değil miydi?" diye. Hatta İngilizlerle milli maç bile yapmıştık bi stadda! Maçın oynandığı mekan "Işığın Stadı" mı yoksa "Stadyumun Işığı" mı?! Birkaç kez "Light of Stadium" dedikten sonra ikinci şok geldi "... Light Stadı ..." dedi (Postu bitirirken 3-4 kez daha kullandı bu tabiri)! Türkçe böyle katledilebilir! Bakalım daha nelerle karşılaşacağız? Spikerlik zor iş ancak futbolu böyle izlemek daha zor!
14 Mart 2008 Cuma
Fenerbahçe - Chelsea
Fenerbahçe'nin rakibi Chelsea oldu. Daha önce bir İngilizle eşleşme şansı yüksek demiştim, öyle de oldu. Ancak çekirge kaç kere zıplar sorusuna hala cevap bulamadım zira A. Grant'ın koltuğu sallantıda, Chelsea'nın ne yapacağı konusunda pek bir fikrim yok. İlk maç İstanbul'da, 1 ya da 2 Nisan'da. Turu geçen takım Arsenal - Liverpool eşleşmesinin galibiyle oynayacak. Eşleşmeler ise şöyle:
Arsenal - Liverpool
Roma - Man. Utd.
Schalke - Barcelona
Fenerbahçe - Chelsea
Schalke - Barcelona
Fenerbahçe - Chelsea
12 Mart 2008 Çarşamba
Keşke Kulübede de Olmasaydık!
Resimde boşuna bizi aramayın yedek kulübesinde Mancini'nin yanında takıldık çünkü dün gece. Yedek kulübesinde "yedek bekledik".(Mancini de gidiyormuş elveda diyemeden hayırlısı olsun Inter için!) Inter Liverpool'a 1-0 yenildi. Anfield'deki maçtaki gibi 10 kişi kaldı Inter. Bu sefer biraz daha geç oldu ama. 50. Dakikada Burdisso atıldı. Maçı anlataya pek gerek yok izleyen izledi izlemeyen çok da bişey kaçırmadı görüşümce. Pozisyonlar vardı ama pek zevk almadım maçtan. Burdisso atılana kadar maç ortadaydı, Inter 10 kişi kaldıktan sonra kontrol Liverpool'a geçti. Nitekim 63. dakikada El Nino "Torres" takımını öne geçirdi. Bir İngiliz spiker edasıyla: "excellent strike by Torres" diyebildim. Julio Cesar'ın da golü sağ alttan yemesi de ilginç geldi bir alttaki posta bakınca. Çeyrek finalde 4 İngiliz var bu da Fenerbahçe'nin bir İngiliz takımıyla eşleşmesi ihtimalini güçlendiriyor. Çok da düşünmeye gerek yok aslında cuma saat 14.00'da öğreneceğiz Fenerbahçe'nin rakibini. Çekirge kaç kere zıplar sorusuna da cevap bulabiliriz belkide!
Kalecilerin kumbaralari nerelerinde sakladikleri arastirildi..
Ondokuz Mayis Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Amasya Egitim Fakültesi hocalari arastirip "2006 FIFA Dünya Futbol Kupası'ndaki Gollerin Teknik ve Taktik Kriterlere Göre Analizi" baslikli bir calisma yapmislar.
Buna göre kaleciler; %29,9' la en cok sag alttan gol yiyorlar. bunu %19,7' ile sol alt takip ediyor.
Gayet güzel istatistiklendirilmis arastirma burada . Bir göz atilmasinda fayda var.
11 Mart 2008 Salı
Ahmet Çakar - Gürcan Bilgiç
Özhan Canaydin ve Türkce hakimiyeti
Baskan olmak kolay degil tabi bos insanlar gelmiyor oralara. Ayarlardan ayarlara kostururdu üzerine gelenleri katildigi tüm televizyon ğrpgramlarinda. Bir yenisini de bu gece ekledi. Yer kanal 1. Fatih Altay' li insaninin Teke Tek programi. Programda, fenerbahçe galatasaray'ı geçti mi? diye bir sms anketi yapilir. Nihayetinde "geçememiştir" diyenlerin oranı yüksek çıkar.
Fatih Altayli - Size rağmen bu kadar oy gelmesi ilginç..
Özhan Canaydin - Sana rağmen programı izleyip bu kadar oy atan olması ilginç.
Güzel gercekten..
En nihayetinde Galatasaray' lilari cileden cikartan iyi niyetli ama basarisiz bir baskan olsa da baskandir bu klübe ve sevgiyle saygiyla emekli olmasi temennidir.
Fatih Altayli - Size rağmen bu kadar oy gelmesi ilginç..
Özhan Canaydin - Sana rağmen programı izleyip bu kadar oy atan olması ilginç.
Güzel gercekten..
En nihayetinde Galatasaray' lilari cileden cikartan iyi niyetli ama basarisiz bir baskan olsa da baskandir bu klübe ve sevgiyle saygiyla emekli olmasi temennidir.
10 Mart 2008 Pazartesi
Şimdi İddaa'dan Para Kazananlar İçin: "OH BE!"
Bu "oh be!"ler "buketrem" için gelmeli. Geçen hafta yaşanan 3 de 0 banko kupon rezaletinden sonra radikal değişikliklerle(!) oynadığı kupon ile 195 YTL kazandı. İnter, St. Etienne, Villareal'den oluşan banko(!) kuponumuz tutmamıştı! Tecrübeli Tomasson'un golüyle yenen Villareal'in galibiyetini bilen ve 8 oranı cebe indiren "buketrem"i tebrik edip, başarılarının devamını diliyorum. Bide güle güle harcasın diyorum. (PSP için de kaynak oluştu sanki). Aslında aklıma da yatmıyor değil bu blogta iddaa tahminleri vermek tabi son söz Kerem Abi'nin. Biraz çekingen sanki bu konuda. Neyse iyice konuşup karara bağlamak lazım. Valencia - Deportivo (2-2) maçına bir iddaa gazetesi edasıyla yaptığım "Deportivo'yu hafife alma abi.", Willem - Groningen (1-2) maçına yaptığım "Groningen'in tersi pistir.", Boca - Independiente(1-1) maçına yaptığım "Beraberlik abi." yorumlarımı Kerem Abi'nin engin bilgileriyle birleştirirsek reytinglerimizi +500 000'e çekebiliriz diyorum! (Biraz uçtum mu ne?)
9 Mart 2008 Pazar
Mallorca Yemiş, Bitirmiş
Maç sonuçlarına şöyle bir göz gezdiriyordum ki ilginç bir skor gözüme çarptı. Mallorca:7 - R. Huelva:1. Allah Allah noldu öyle dedim. Mallorca acımış azıcık Huelva'ya, ilk yarı skoru 5-1. Arango hat-trick yapmış, Guiza ve Valero 2'şer tane çakmış Huelva'ya. Huelva'nın şeref(!) sayısını da Ruben atmış. Ersen Martin ise 62. dakikada oyuna girip 72. dakikada sarı kart görmüş. Pek bir varlık ta gösterememiş hani. Neyse izleyip görmedim çok ta söylenecek bişey yok. "Mallorca Ersen'i "7" Bitirdi" diye başlık atmış ajansspor. Gerçi yoruma bakarsak ortada yenilecek bir Ersen yokmuş. Kendi başlığımı atmak isterdim ama aile bloguyuz diyoruz. Buraya yazıyım bari: "Mallorca Çakmış Geçmiş".
Odejayi der ki; We Are Going To Wembley
Böyle diyor Barnsley' in "hero"su Olukayode "Kayode" Odejayi klübün resmi internet sitesinde. Finale gitmek istiyoruz diye de ekliyor. Ve attigi tek golle, Chelsea'nin "Cudicini, Essien, Carvalho, Cole, Ballack, Malouda (Kalou 63), Bridge, Wright-Phillips, Terry, Belletti (Pizarro 74), Anelka" 11'iyle ciktigi kadroya karsi getiriyor turu takimina. Bosuna hero olunmuyor demek ki cikip atacaksin golü kritik anda. Bu maglubiyet sonunda, Fm tabiriyle hot'lasir biraz Avram abinin koltugu. Tirogbe yok Lambarr yok ama bu takim rotasyon magduru diyenin dili kopar öbür tarafta. Karsinda Barnsley var. Futbol rakip takimla oynaniyor ve ciddiyeti kaybedene acimiyor yesil sahalar. hemen oraya gömüveriyor.
Basariya aç gibi bir surati var odejayi' nin. istekli. ve korkunç milyonerler karşısında zaferi hakketmis gibi bakiyor. Tek maç, tek kursunla alinan bir tur daha Barnsley adina. Türkiye Kupasindaki gibi gruptan cikmak icin aga babalarla defalarca mac yapmak zorunda kalmayan mütevazi takimlarin, bir iki maclik üst düzey konsantrasyonla basarabilecekleri bir mucize bu. Üstelik bu turda oynadigi icin 265.000 £ ve kazandigi icin arti 300.000 £ alarak kasasina da soktu 565.000 ingiliz sterlinini barnsley. güzel para vesselam. banko 1, banko üst diyenler de aldilar ellerine kuponlarini. bu iddaa cok heyecanli ve tehlikeli icinde futbol oldugu icin.
san siro' da yedek bekleyenler
Onlarcasi var iken bu futbol blog aleminin, dedik bizde olalim bir kiyisinda kösesinde. San Siro' da oynayanlar yaninda yedek bekleyelim. Forma sansi icin calisan, idmanlarda göz dolduran olalım. Herkes mactan sonra soyunma odasına girdiginde, biz yagmurda sut idmani calisalim. Belki parlar khortytsya (ezberleyemedim halen. kopyalayarak yazdım) ve benim uzun sohbetlerimizin birinde bir fikir aklimizda. Yakar internet lambamızı da aydınlatırız blogumuzu. olursa paylasilacak bir sey parmakların ucunda, yazalim da yazalım khortytsya...
Annem arkamdan su döktü. Hayırlı yolculuklar..
Annem arkamdan su döktü. Hayırlı yolculuklar..
8 Mart 2008 Cumartesi
"kerem" Olmazsa Olmaz!
Blog isim değişikliği yaşadı farkına varmışsınızdır. "khortytsya" akılda kalıcı değil dedi "buketrem". Tamam abi dedim blog senin! "buketrem"i kattım kadroma harika oldu. Geldiği gibi de karalamış İlker Yasin hakkında bişeyler. Star'da Şampiyonlar Ligi maçlarını izleyenlerin %99'una tercüman olmuş. Buradan hoşgeldin abi diyorum ve ekliyorum: "buketrem olmazsa olmaz!" Bi de Palermo kazansa tam olacak hani! A.Madrid sende kazan be koçum! Yazıktır sevenlerine!
6 Mart 2008 Perşembe
Şampiyonlar Liginde Çarşamba Gecesi
Öncelikle sonuçları verelim:
Chelsea:3 - Olimpiakos:0
Porto:1 (1) - Schalke:0 (4)
Real Madrid:1 - Roma:2
Chelsea:3 - Olimpiakos:0
Porto:1 (1) - Schalke:0 (4)
Real Madrid:1 - Roma:2
Bu çarşambanın adamı kuşkusuz Neuer'di. Uzatma ve penaltıları canlı olarak, ilk 90 dk. yıda özet olarak izledim. Kurtardığı pozisyonlar tam "oha" denilecek pozisyonlar. Yediği golde yapacak pek bir şeyi yok L.Lopes çok iyi vurmuş. İki penaltı kurtardı. Kurtardığı ilk penaltı hani bir derece ama ikinci penaltıyı tam köşeden kurtardı. Harika refleks gösterdi, çeyrek finali Schalke'ye getirdi. Halil'in de kullandığı penaltıyı gole çevirdiğini ekleyelim hemen.
Chelsea, Olimpiakos'u rahat geçmiş. Olimpiakos'un direkten dönen bir topu var sadece. Chelsea direk 3 tane çakıp gerisine karışmamış. Roma da yendi Real Madrid'i. On kişi kalınca Real'in dengesi bozuldu, hemen gol yediler zaten. Hemen attılar fakat olmadı. Sağlık olsun. Üç İngiliz takımı yoluna devam ediyor. Dördüncü gelecek mi henüz belli değil ancak gelebilmek için avantajlı olduğunu söyleyebiliriz.
Çeyrek finale kalanlara baktığımızda Fenerbahçe'nin en "dişine göre" olan takım Schalke olacak. Hayırlısı olsun Fenerbahçe için.
Etiketler:
Chelsea,
Fenerbahçe,
Olimpiakos,
Porto,
Real Madrid,
Roma,
Schalke
ilker yasin
iyy diye girmeli konuya.
sampiyonlar ligi maclarini uzun zamandir "efendi" gibi sabri ugan destegiyle yayimlayan star tv' nin bir lanet bombasi daha. bu ilker yasin insani ciddi paralar kazaniyor bu ülkede. artik bu isi ondan daha iyi yapabilecek onlarca genc insan vardir eminim. hic de beceremiyor sa seyretsin eurosport' un türkce spikerlerini. dinlesin feyz alsin. almaz ama. bir insana bildigi bir seyi ögretmeye calismak kadar zor bir sey yoktur sanirim. daha tac, ofsayt, faul gibi futbolun genel gecer kurallari arasindaki farki bile süzemiyor. ben kapkara song ve bembeyaz tomas' i bile karistirdigini bilirim. ilker yasin insani artik susup konusmasa, sahne arkasinda dursa sürekli. iyi kötü bir seyler yapsa kanali adina. yayimda ve yapimda emegi gecen olsa. yoklugunu hissetmeyecek bilakis sevinecek büyük bir futbol izleyici vardir.
hem penalti hem gol diyen futbol spikerinden ne beklenir zaten. zaten sevmezdim; yalandan "aglamak istiyorum sayin seyirciler" yorumuyla da hepten bitti.
gitmeli..
5 Mart 2008 Çarşamba
Ahmet Çakar? Ne Bikini Mi!? Yok Hayır
"Sunucunun adını unuttum O dedi ki Ahmet Çakar' a: "Hocam rejide şaka yollu konuşuyordun bir iddian vardı söyler misin?"
Ahmet Hoca da: "Fenerbahçe YENERSE (elerse demedi dikkatinizi çekerim) bikini giyerim dedim ama şaka tabi bu. Futbol bu adama bikini değil jartiyer bile giydirir." dedi.
Olay bu ama lafı bi tarafından anlama meraklısı Türk insanı istediği gibi algıladı yine."
Çok değerli abim "placebo"ya bizi aydınlattığı için teşekkürü bir borç biliriz.
Ha bu arada Yılmaz Vural'ın eteğine ne oldu!?
Teşekkürler Fenerbahçe
Türkiye'ye yaşattığın övünç için teşekkürler Fenerbahçe. Eminim herkes izlemiştir maçı ve izleyenlerin %99'u bu maçta en çok konuşulması gereken ismin Volkan olduğunu düşünüyordur. Bende birkaç bir şey söyleyeceğim ama sözlerimi sona saklıyorum.
İlk olarak Fenerbahçeli taraftarların bugünkü hallerinden söz etmek istiyorum. Hepsi bir havalarda anlatamam. Tabiki başarı kutlanmalıdır ancak ayakların yere basmazsa karşına çıkan ilk engelde tepetaklak olur kalırsın. Lütfen abartmayalım sevinmeyi, ileriyi düşünmek gerek.
Gelelim Volkan'a. Maçın 9. dakikasında Volkan için atıp tutmaya başlayanlar, penaltılardan sonra birden "Volkancı" oldular ne hikmetse. Fenerbahçe turu geçemeseydi günah keçisi de hazırdı zaten. 3 Penaltıda kahraman oldu Volkan. Türkiye'de kahraman olmak da günah keçisi olmak da bu kadar kolay. Satılmış kalemlere takılan "basın" adı işte... Pekala çok değerli basın iyi okuyun:
Bir an için olsun dualarını esirgemeyen gerçek taraftarlara selam olsun!
İlk olarak Fenerbahçeli taraftarların bugünkü hallerinden söz etmek istiyorum. Hepsi bir havalarda anlatamam. Tabiki başarı kutlanmalıdır ancak ayakların yere basmazsa karşına çıkan ilk engelde tepetaklak olur kalırsın. Lütfen abartmayalım sevinmeyi, ileriyi düşünmek gerek.
Gelelim Volkan'a. Maçın 9. dakikasında Volkan için atıp tutmaya başlayanlar, penaltılardan sonra birden "Volkancı" oldular ne hikmetse. Fenerbahçe turu geçemeseydi günah keçisi de hazırdı zaten. 3 Penaltıda kahraman oldu Volkan. Türkiye'de kahraman olmak da günah keçisi olmak da bu kadar kolay. Satılmış kalemlere takılan "basın" adı işte... Pekala çok değerli basın iyi okuyun:
".bne basın, bunuda yazın!"
Bir an için olsun dualarını esirgemeyen gerçek taraftarlara selam olsun!
Etiketler:
Fenerbahçe,
Sevilla,
Şampiyonlar Ligi,
Volkan Demirel
4 Mart 2008 Salı
Anket Sonuçları #1
3 Mart 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)