16 Ağustos 2008 Cumartesi

Aragones ' in Türkçesi !!!

“20 yaşında bir adam bu hareketleri yapmaz. Sen, büyük bir camianın futbolcususun ve buna uygun davranışlarda bulunmak gerekir.”

‘Aklını başına topla’

“Senden ciddi tavırlar içinde olmanı bekliyorum. Popçu musun, topçu mu, bunun kararını ver.”



Milliyet gazetesinin bugün çıkan haberine göre neymiş efendim Aragones Kazım' ı ( nam-ı diğer yedek bekleyenlerin koyun kazımı :) sert bi şekilde uyarmış..Haberi yapan arkadaş ya fanatik bir Fenerbahçe taraftarı ve Kazım' a çok kızmış , tepkisini böyle dile getiriyor ya da Aragones Türkçe'yi çok çabuk kapmış...

Ne dersiniz ?

Jérémie Janot


Bir insan ne kadar sıradışı olabilir ki? Jérémie Janot bu "sıradışılığın" sınırlarını zorlayan ilginç bir kaleci. St. Ettienne aşığı, damarını kesseniz yeşil-beyaz kan akacak cinsten hemde. Fransız kalecilerdeki 16 numarayı giyme hastalığı onda da var. O'nu diğerlerinden farklı kılan ise 176 cm olan boyu ya da özel tasarlanmış kaleci eldivenleri değil. Lyon'a olan nefreti de değil. Özel tasarım kaleci formaları da değil. Hırsı, aşkı, sıradışı oluşu.

St. Ettienne alt yapısından yetişip bugüne kadar hiç klüp değiştirmeyen Janot, St. Ettienne'in -belkide Fransa'nın- en ateşli taraftar grubu olan ASSE'nin en çok sevdiği isimlerin başında geliyor. Boyu kısa olsa bile mükemmele yakın sıçrama kabiliyetine sahip, ve çevik. L'Equipe tarafından ankette Fransa'da 2006/07 sezonunun kalecisi seçiliyor. Her ASSE'li gibi Lyon'a kin besliyor. Lyon'un kaybettiği bir AC Milan maçından sonra, Lyon'un karşısına AC Milan formasıyla çıkmak istiyor ama isteği kabul görmüyor.

Sıradışılığı bu kadar mı yani? Kesinlikle hayır. 2005 Yılında FC Istres ile yapılan maça -üstte gördüğünüz gibi- Spiderman kostümüyle çıkıyor. Tabi sonradan kafasındaki maskeyi çıkarıp seyircilere sallıyor.

Gene bir Lyon maçında Juninho'nun penaltısını çıkardıktan sonra dönen topu tamamlayıp gol atmasını hazmedemeyen Janot, yan direğe öyle bir uçan tekme sallıyor ki insan "Acaba direğin canı çok acıdı mı?" diye kendine soruyor.

Peki bu adam böyle uçan tekme atmayı nerden biliyor? Janot, Brezilyalı dövüşçü Wanderlei Silva hayranı. Bu hayranlığı ise Wanderlei Silva'nın kafasındaki dövmenin aynısını kendi kafasına da yaptırarak anlatıyor. Kaleci eldiveninde de bu dövmenin aynısından mevcut. Bu hayranlığı öğrenince de bir Barcelona maçında atılan aşırtma vuruşu neden uçan tekme atarak çıkardığına da anlam verebiliyorsunuz.



Tüm bunların yanında milli formayı hiç giymemiş olması onu tam olarak bir St. Ettienne efsanesi yapıyor.
Mod£rn futbola inat kendine özgü tarzı nedeniyle Jérémie Janot, saygıyı fazlasıyla hakediyor. Tabi Lyon taraftarı değilseniz!

15 Ağustos 2008 Cuma

Final

II. Vize sonuçları beklediğimin çok üzerinde geldi, finaller pazartesi başlıyor. Umarım herşey yolunda gider. Rehavete kapılmadan finalleri atlatırım. (Vizeler %25, Final %50 hatırlatalım.)

14 Ağustos 2008 Perşembe

Nutella Günlüğü

Filmkolik olmanın başlangıcındayım desem yeridir. Bu sözleri söyleyen sabah 04.00'a kadar gözünü kırpmadan, kıpırdamadan -sadece cd değiştirmek için yerinden kalkan- dört film izlemiş bir bünye. Dönelim o halde dün geceye, yorumları aktaralım hemen.

Geceye aperatif niyetine "Ghost of Mae Nak" (Mae Nak'ın Laneti) (Çeviri bana ait değil :) ile başladık. "Abi Japon kız var bak güzeldir, hem lanet falan diyor korkarız belki" diyerek aldığımız filmin -biraz da olsa- beklentilerimizin üstünde çıktığını söylemeliyim. Bilgisayar efekti kullanılmadan yapılan ölüm sahnelerini beğendim. Camın adamı ikiye ayırdığı an, filmin en güzel sahnesiydi belkide. Başarısız romantizm vurguları içeren filmin notu yukarıdaki güzel hanım ablanın da etkisiyle 10 üzerinden 5.

Vakit kaybetmeden gecenin ikinci filmine geçtik: "Funny Games" (Ölümcül Oyunlar). Bir tanım yapmak gerekirse; dünyanın en manasız filmleri sıralamasında ilk üçe oynayabilecek kapasiteye sahip, zaman kaybı bile sayılabilecek amaçsız film. Hele kameranın şoka girip dakikalarca hareketsiz duran kadının içinde bulunduğu odayı çektiği bir sahne var ki itiraf etmeliyim, uyuduğumu hissettim! "Gözümü kırpamadan izledim izledim diyorsun, sonra da uyuduğumu hissettim diyorsun bu ne yaman çelişki?" diyenleriniz var sanki. Bu film gözü açık uyutan türden! 10 üzerinden 3'ü ise başarılı bulduğumuz kapak tasarımına veriyoruz!

Gecenin finalini ise Jim Carrey'nin oynadığı "The Number 23" (23 Numara) ile yaptık. Başlangıcı çok çekici gelmemiş olsa bile bir anda kendimizi koltuğa yapışmış, az önce uyumamak için direnen gözlerimizi ise faltaşı kadar açılmış, ekrana bakarken bulduk. Film ilerledikçe sizi kendine bağlıyor ve hiç ummadığınız gibi bitiyor. Jim Carrey'nin oyunculuğu ise tartışılmaz. Ehh daha fazla ayrıntıya girmeden notumuzu bırakalım: 8/10.



Değinmeden geçmemem gereken bir konu daha var. Saatler 05.00'a yaklaşırken uyuduğumuzu ve 11.30 sularında uyandığımızı dikkate alırsak, günümünüz kötü geçmemesi için iki şeye ihtiyacımız vardı! Fırından yeni çıkmış sıcacık simit(ler) ve simit(ler) soğumasın diye koşa koşa gidilen bakkaldan alınan bir kavanoz Nutella! Enfes bir kahvaltı-öğle yemeği arası öğün ile başlanan günün Beşiktaş'ın farklı galibiyeti ile bitmesi dileğiyle! (Konuyu çok pis bağladım farkındayım :))

Büyük Başkan Franco Sensi !!!

Efendim çıkan habere göre Empoliyle yapacağımız maç taraftar günü olarak seçilmiş ve sadece bu maç için maça gelecek olan her taraftar yanında getireceği çocuğunun biletini yarı fiyatına ödeyecekmiş...

Tebrikler büyük Roma yönetimi , Tebrikler büyük başkan Franco Sensi.....

13 Ağustos 2008 Çarşamba

2/48 Panaroma


İki gündür yoktum. Zaman bulamadım internete girmeye. Yaz okulunda son hafta. Ders dinleyelim bari dedik :)) Tabi bu süre içinde 2/48 dersle ilgilenmedim. Gezdim, tozdum. Bir de gittik dvdciye(?) aldık üç tane film. Oturduk arkadaşla sizin için izledik!

İlk olarak arkadaş tavsiyesi üzerine aldığımız filmi izleyelim dedik: "Wanted". Daha kötü bir film yapabilirler miydi bilmiyorum. İki kelimeyle anlatmak gerekirse; "zaman kaybı". Film bittikten sonra ömrünüzden 1 saat 35 dakikayı çaldığınızı hissediyorsunuz. Mantıksal boşluklar o kadar fazla ki... Ha ben fantastik şeylerden, falsolu giden mermilerden, aptalca yapılmış mantık hatalarından hoşlanırım diyorsanız bu yazıyı okumakla vakit kaybetmeyin, gidip dvd ya da cd; neyini bulabiliyorsanız alıp izleyin. Bendeki notu 2/10. İki puanı da Angelina Jolie hatrına verdim, söyleyeyim.

Wanted'in üzerimizde yarattığı "aptallaşmış" hissini kaldırmak için yeni bir filme geçmemiz gerekirdi, öyle de yaptık: "Wrong Turn-2" (Ölüm Kapanı-2) (Filmin ismini ben çevirmedim, yanlış anlamayın, çevirenler harika çevirmiş :). Amaçsız bir film olsa bile Wanted'in üstüne gayet iyi gitti, söylemeliyim. Zombi gibi görünen mutasyona uğramış insanların, normal insanları kesip biçtiği bir film işte. Tam bir sonu yok sanki, yeni filme açık kapı bırakmışlar. Hakkında söylenilmesi gereken son şeyi ise not söylesin: 2,5/10.

Pazartesi gecemizi heba ettiğimiz Wanted ve salı akşamını harcadığımız Wrong Turn-2'den sonra tek yapabileciğimiz "Insanitarium"un (Tımarhane) güzel bir film çıkması için dua etmekti. Yoruma dualarımızın kabul olduğunu söylemekle başlayayım. Gerçekçi bir film olmakla beraber birkaç mantıksal boşluk dışında hata göremediğim filmdi. Kendine emanet edilen kız kardeşini kurtarmak için onun bulunduğu tımarhaneye -hasta rolü yaparak- giren adamın (resimdeki kendisi ve kız kardeşi) hikayesi üzerine kurulu senaryo, "fantastik" kelimesinin yakınından bile geçmiyor. Üstelik Wanted ve Wrong Turn-2'den sonra izlenince insanın -o an için- 10/10 veresi geliyor, tabi bunları film izledikten hemen sonra yazmadığım için 10/10 vermiyorum şimdi. Khortytsya'nın notu 7,5/10.

Bunları okuduktan sonra kendinize ve bana "mantıksal boşluk ne lan?" diye sorabilirsiniz. Eminim Wanted'i izledikten sonra anlayacak, filmin altında "öeehh" butonu arayacaksınız.

Galiba Türkçe'ye yeni bir tanım kazandırdım. "Mantıksal boşluk". Çok oturgaçlı götürgeç misali...

10 Ağustos 2008 Pazar

Man Utd 0 - 0 Portsmouth

İngiltere Community Shield ,yani normal adıyla bildiğimiz İngiltere süper kupası bugün Wembley stadında Man Utd ve Portsmouth arasında oynandı.90 dakikası 0-0 biten maçta penaltılar sonunda 3-1 Man Utd kazanarak kupayı üst üste 2.kez müzesine götürdü. Ronaldo, Rooneyden yoksun sahaya çıkan son şampiyon Man Utd rakibi Fa cup şampiyonu Portsmouth karşısında 90 dakika boyunca o bildigimiz hücum üstüne hücum oynayan Man utd değildi.Hatta maçın 60-75. dakikalar arası bi ara uyukladığımı da söyleyebilirim.İlk yarıda Nani'nin bi kaç özel hareketleriyle başlattığı ataklarda olmasa hiç çekilmeyecekti o 90 dakika.
Rakip Portsmoutha gelicek olursak açıkçası Man Utd'dan çok daha fazla hazır gördüm lige.Topu Manchesterlıların oynamasına izin vermediler.Özellikle orta sahada Diarra,Diop,Pedro Mendes iyi işler yaptı.Defansta Campbell-Distin ikilisi kale gibiydi desek herhalde yanlış olmaz (İkisinin de kalıplarına bakacak olursak:),kalede James zaten takımın en güven veren ismi.Takımın en zayıf halkasına gelecek olursak yeni transfer Crouch.Nasıl aldı Redknapp o adamı hala anlamış değilim,zira bugün kendisine atılan her pasta top sanki duvara çarpıyomuş gibi geri döndü.İnsan bi top tutar be adam,ama tabi o da haklı o boya o teknik fazla bile :)
Neyse şimdi konuşmak için sanırım biraz erken , bakarsınız Crouch ligin başlamasıyla gollerini sıralar da bu lafları EsEs kardeşinize birer birer yutturur :)
Ha bu arada , fotoğrafta Gary Neville kupayı kaldırıyor ya ...Şöyle bi kariyerine baktım da kendisinin,
8 premiership şampiyonluğu ,2 Şampiyonlar ligi şampiyonluğu , 1 Kıtalararası kupa , 3 Fa cup , 1 Lig kupası üstüne bir de Community Shield....

Ne diyeyim Allah gözünü doyursun Neville :)

Dentinho






Tam adıyla Bruno Ferreira Bonfim, 19 Ocak 1989 doğumlu Brezilyalı oyuncu. Corinthians forması giyen nam-ı diğer "Dentist"
forvette görev yapıyor. Sağ ayağını kullanmasına rağmen sol kanatta da görev yapabilen Dentinho, devre arasında van Persie'nin sakatlanması sonucu Arsène Wenger'in gözdesi olmuş ancak bu teklifi "Avrupada oynamak için hazır değilim" diyerek reddetmiş. Bu da Brezilyalı genç futbolcular arasında O'nu farklı bir yere koyuyor. Yeteneğinin büyüsüne kapılmadığı için yedek bekleyenler olarak kendisini tebrik ediyoruz, tabi okuyorsa :))

9 Ağustos 2008 Cumartesi

Olimpiyatlar mı ...... O da nedir ?


2008 Pekin olimpiyat oyunları dün itibariyle başladı.ve bugün oyunların sonunda ilk madalyamızı kazandık.Halter bayanlar 48 kiloda mücadele eden Sibel ÖZKAN,koparmada 88 silkmede 111 kiloluk kaldırışlarıyla toplamda 199 kilo kaldırarak gümüş madalyayı ülkemize getirdi.Ancak bakıyorum sanki çok sıradan bir olaymış gibi ne tvlerde ne gazetelerde hiç konuşulmuyor bile, sadece akşam haberleri sırasında 5 dk gösterdi o kadar.

Boşverelim biz olimpiyat oyunlarını , bizim neyimize olimpiyatlar...biz maçın üstünden 3 gün geçmesine rağmen hala bugün MTK-Fenerbahçe maçını konuşalım , ya da Galatasaray Steaua Bükreşi nasıl eler onu konuşalım yada yada onu da bıraktım Beşiktaşta İbrahimler affedilmeli mi affedilmemeli mi onu sabaha kadar tartışalım...

Yedek bekleyenler olarak buradan Sibel ÖZKAN kardeşimizi kutluyor ,başarılarının devamını diliyoruz.Tebrikler Sibel, bu ülkenin senin gibilere ihtiyacı var...

Valeri Bojinov vs AC Milan



Sol ayağıyla güzel vuruş,

güzellik sadece golde değil;

spiker de bir hoş :))

İki Fotoğraf Arasındaki 7 Fark


------------Reading FC 2007/08------------------Beşiktaş JK 2008/09-----------

Belki birileri çıkar da "esinlenmiş olabilirler" der...

Orjinal tasarımdan kastımız, boyun ve kol kısmını -birazcık- değiştirmek değildi. Aaa pardon yanlarda da değişiklikler var! Yok artık! Ehh geçen seneki formalarla karşılaştırınca -keçinin olmadığı yerde kuzuya Abdurrahman Çelebi derler hesabı- buna da şükür diyebiliyoruz... Tebrikler Yıldırım Demirören, seni seviyoruz(?)(!)

8 Ağustos 2008 Cuma

Sinan Engin hesaaaabı !


Sanırım Fotomaç da Sinan Engin'e özenmiş...Nedir şu güizayla alıp veremedikleri ?

7 Ağustos 2008 Perşembe

Boca 08/09


Boca 2008/09 sezonu formaları. Basit ve hoş.

Club Deportivo Numancia de Soria 08/09


Bildiğimiz adıyla Numancia'nın yeni sezon formaları. Segunda Division takımı için bile özgün tasarımlar yapabilen firmalar varken, geçtiğimiz sezon Olimpique Lyon'un bilmem kaç sene önceki formalarını taraftarına kazıklayan Yıldırım Demirören'in kulakları çınlayıp dursun! Unutmadan belirteyim; formadaki köprüye benzer "hede"ye anlam veremediyseniz Club Deportivo Numancia de Soria'nın armasına bakmanız yeterli:

6 Ağustos 2008 Çarşamba

The Mummy: Tomb of The Dragon Emperor #2

Çok sık sinemaya giden biri değilim. Üç-dört ayda bir desem açıklayıcı olur herhalde. Öyle film satan yerlere falan da uğramam. Yeni yeni başladım böyle oturup film izlemeye. Hakkında iki üç kelam etmeden önce bugünkü filmin notunu vereyim: 7/10.

Hikayesini beğendim. Senaryo da güzel sayılabilir. Sayılabilir diyorum. Kimi yerlerde "öeehh" diyor insan. "Aha bu sefer mıçtılar" derken bir bakıyorsunuz güzel ablamız iki kelime söylüyor öyle gorilimsi yaratıklar falan çıkıp geliyor. Birde final sahnesinde erkekliğine laf atılınca "imana" gelen bir mumya var ki ne siz sorun ne ben söyliyeyim. Dahası da var aslında ama susuyorum, izlemeyenler için.

Sonuç olarak ben film eleştirmeni falan değilim. İsterseniz dikkate almayın : ))

Tabi filme daldık unuttuk Mat-I sınavını. "Kuzum"dan beklenmeyecek zorluktaki sorular karşısında afalladık birazcık, tabi elimizden geleni yaptık :-P

Bir de Ntvspor Football Tycoon'da son iki maçta alınan iki malubiyetle kaçırılan şampiyonluk var ki günün nazar boncuğu oldu kendisi. Oysa 5 bin kişilik Kho Arena'nın açılış töreninde konuşan FC Kho'nun başkanı khortytsya
"son maçımızı kazanıp şampiyon olacağımıza olan inancımız sonsuz" demişti...

5 Ağustos 2008 Salı

The Mummy: Tomb of The Dragon Emperor

Biletlerimizi aldık, yarın sinemadayız. Vize haftasında küçük bir nefes olsun bize. Matematik sınavından sonra da iyi gider kanaatindeyim :))

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Statik #2

Geçti gitti sınav
ama kurtuluş yok;

iki hafta sonra finallerde,
son raundumuzu yapacağız statikle!
Gerçi statik bitecek diye de sevinmemek lazım,
bittiği gibi yenileri başlayacak:
Dinamik, mukavemet... :((
Statik bu sözüm sana bak sen de iyi dinle:
-küresel ısınma sabrımızı taşırma!

pardon, bu değildi:

-statik şaşırma sabrımızı taşırma!

3 Ağustos 2008 Pazar

Statik






Baş belam,
Statik, beni bekliyor

Vize No-2

Ferdinand P. Beer Amca'ya da buradan selamlarımı iletiyorum, yazdıklarımı okuyorsa(!) burayı daha iyi okusun:
-Ferdinand akıllı olsun!



2 Ağustos 2008 Cumartesi

Zor

Alışkanlık zor şey vesselam
Alışmak da zor
Hayal kırıklığı da zor
Umut etmek bile zor bazen
Amaç ne ki?
Amacım ne?
Boş hayaller mi?
Hiç okuyamayacağın mektuplar mı?
Kendimi kandırmak mı?
Düşen damlaların son olması dileğiyle;

hoşçakal

f

02.08.2006 - 02.08.2008
...
Peki değişen?

Çok şey aslında, belkide hiçbirşey...
Tam kaybettiğini sandığın anda
Kazanmak için yaptığın son hamle
Sonuç getirir mi?
Yoksa..
Son şans uçup gider mi?
Son umudun kalesi yıkılır mı?
Giden gelir mi?
...
Hayat öğrenmek demekmiş,
Belki bugün hayattır, hayatımdır;
Belki de hayatımsındır,
Belki hayatınımdır,
Belki hiç hayatın olmamışımdır
ve belki hayat tatlı bir rüyadır
ve belki de acı bir sondur...
Öğrenmek ise vakti yakındır
...
Hüznün rengi siyah mıdır?
Yoksa mutluluk bembeyaz olduğu için mi
Siyah hüzne kalmıştır?

1 Ağustos 2008 Cuma

Zanzibar 08/09

"Zanzibar da ne?" sorunuza cevap vereyim hemen. Tanzanya'ya bağlı bir memleket efendim. Bağımsız olmadığı için FIFA tarafından tanınmasa da Zanzibar Körfezindeki iki adanın oluşturduğu bu ülkenin bağımsız bir futbol takımı varmış da haberimiz yokmuş. Herneyse, yukardaki fotoğraf Hummel firmasının Zanzibar için tasarladığı 08/09 formasına ait. Diyeceğim şudur; yeşil ve beyaz çapraz çizgileri anlarız, Hummel formasıdır deriz ama o leopar desenleri nedir be kardeşim?!

Disco Disco "Partizan"i

UEFA: Siroki Brijeg (Bosna) - Beşiktaş JK

Olası Fenerbahçe - Partizan eşleşmesinin olası galibi Fenerbahçe için atılacak olası Fotomaç manşeti.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Size İnat


Karanlığınıza karşılık AY-YILDIZ'ın AYdınlığı
Sözde marxist leninist,
Özde faşizminize karşılık ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
Cevabımız budur;
Bu vatan için dökülen ilk kan değil, son da olmayacak belki
Ama bilin ki ölümünüz döktüğünüz kanların içinde olacaktır

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Turkcell süper lig... Hiiiiiç bitmeesinnn



ve Turkcell Süper Lig fikstürü çekildi.. ES-ESimiz 12 sene aradan sonra çıktığı süper ligde ilk maçını İstanbulda İBB ile oynayacak.Daha ilk maçtan istanbul görecek büyük ES-ES taraftarını... :) Ne diyelim 2008-2009 sezonunun ES-ESimiz için hayırlı geçmesi dileğiyle.

Not : bu arada ankette de önde götürüyoruz zaten sezonu :)


İLK HAFTA MAÇLARI

Sivasspor - Kayserispor
Hacettepe - Bursaspor
İstanbul Büyükşehir Belediyespor - ES-ES
Gençlerbirliği - Kocaelispor
Gaziantepspor - Fenerbahçe
Trabzonspor - Ankaraspor
Konyaspor - Ankaragücü
Antalyaspor - Beşiktaş
Galatasaray - Denizlispor

2. HAFTA

Bursaspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş - Konyaspor
MKE Ankaragücü - Trabzonspor
Ankaraspor - Gaziantepspor

ES-ES - Hacettepe
Kocaelispor - Sivasspor
Kayserispor - Galatasaray
Fenerbahçe - İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Denizlispor - Antalyaspor

3.HAFTA

Galatasaray -Antalyaspor
Gençlerbirliği - ES-ES
Gaziantepspor - MKE Ankaragücü
Sivasspor - Bursaspor
Hacettepe - Fenerbahçe
İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Ankaraspor
Konyaspor - Denizlispor
Kayserispor - Kocaelispor
Trabzonspor - Beşiktaş

4. HAFTA

Ankaraspor - Hacettepe
ES-ES - Sivasspor
Antalyaspor - Konyaspor
MKE Ankaragücü - İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Fenerbahçe - Gençlerbirliği
Bursaspor - Kayserispor
Kocaelispor - Galatasaray
Beşiktaş - Gaziantepspor
Denizlispor - Trabzonspor

5. HAFTA

Sivasspor - Fenerbahçe
Kocaelispor - Bursaspor
Kayserispor -ES-ES
Galatasaray - Konyaspor
Gençlerbiliği - Ankaraspor
Hacettepe - MKE Ankaragücü
İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Beşiktaş
Gaziantepspor - Denizlispor
Trabzonspor - Antalyaspor

6. Hafta

ES-ES - Kocaelispor
Bursaspor - Galatasaray
Denizlispor - İstanbul Büyükşehirspor
Ankaragücü - Gençlerbirliği
Ankaraspor - Sivasspor
Fenerbahçe - Kayserispor
Konyaspor- Trabzonspor
Antalyaspor - Gaziantepspor
Beşiktaş – Hacettepe

7. Hafta

Sivasspor - Ankaragücü
İstanbul Büyükşehir Belediyespor- Antalyaspor
Bursaspor - ES-ES
Gençlerbirliği - Beşiktaş
Hacettepe - Denizlispor
Gaziantepspor - Konyaspor
Kocaelispor - Fenerbahçe
Kayserispor - Ankaraspor
Galatasaray - Trabzonspor

8. Hafta

Denizlispor - Gençlerbirliği
Ankaraspor - Kocaelispor
Antalyaspor - Hacettepe
Ankaragücü - Kayserispor
Fenerbahçe - Bursaspor

ES-ES- Galatasaray
Trabzonspor - Gaziantepspor
Konyaspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Beşiktaş- Sivasspor

9. Hafta

Hacettepe - Konyaspor
ES-ES- Fenerbahçe
Kayserispor - Beşiktaş
Sivasspor- Denizlispor
Gençlerbirliği- Antalyaspor
İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Trabzonspor
Bursaspor- Ankaraspor
Kocaelispor- Ankaragücü
Galatasaray- Gaziantepspor

10. Hafta

Konyaspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş- -Kocaelispor
Denizlispor - Kayserispor
Ankaragücü - Bursaspor
Ankaraspor - ES-ES
Fenerbahçe - Galatasaray
Gaziantepspor - İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Trabzonspor- -Hacettepe
Antalyaspor - Sivasspor

11. Hafta

ES-ES - Ankaragücü
Bursaspor - Beşiktaş
Galatasaray- İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Sivasspor - Konyaspor
Gençlerbirliği- Trabzonspor
Hacettepe - Gaziantepspor
Fenerbahçe- Ankaraspor
Kocaelispor- Denizlispor
Kayserispor- Antalyaspor

12. Hafta

Gaziantepspor -Gençlerbirliği
Konyaspor- -Kayserispor
Beşiktaş- -ES-ES
Denizlispor- -Bursaspor
Ankaragücü- -Fenerbahçe
Ankaraspor- -Galatasaray
İstanbul Büyükşehir Belediyespor- -Hacettepe
Trabzonspor- Sivasspor
Antalyaspor- -Kocaelispor

13. Hafta

Sivasspor- Gaziantepspor
Bursaspor- -Antalyaspor
Kocaelispor- -Konyaspor
Gençlerbirliği- -İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Ankaraspor- -Ankaragücü
Fenerbahçe- -Beşiktaş

ES-ES- Denizlispor
Kayserispor- -Trabzonspor
Galatasaray- Hacettepe

14. Hafta

Hacettepe - Gençlerbirliği
İstanbul Büyükşehir Belediyespor- -Sivasspor
Beşiktaş- -Ankaraspor
Denizlispor - Fenerbahçe
Ankaragücü - Galatasaray
Gaziantepspor- Kayserispor
Trabzonspor- Kocaelispor
Konyaspor - Bursaspor
Antalyaspor - ES-ES

15. Hafta

Sivasspor - Hacettepe
Fenerbahçe - Antalyaspor
Kocaelispor - Gaziantepspor
Gençlerbirliği - Galatasaray
Ankaraspor - Denizlispor

ES-ES - Konyaspor
Bursaspor - Trabzonspor
Kayserispor- İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Beşiktaş - Ankaragücü

16. Hafta

İstanbul Büyükşehir Belediyespor -Kocaelispor
Konyaspor - Fenerbahçe
Galatasaray- -Beşiktaş
Denizlispor - Ankaragücü
Gençlerbirliği - Sivasspor
Hacettepe -Kayserispor
Gaziantepspor -Bursaspor
Trabzonspor -ES-ES
Antalyaspor -Ankaraspor

17. Hafta

Sivasspor - Galatasaray
ES-ES - Gaziantepspor
Kayserispor- -Gençlerbirliği
Ankaragücü - Antalyaspor
Ankaraspor - Konyaspor
Fenerbahçe- Trabzonspor
Bursaspor- -İstanbul Büyükşehir Belediyespor
Kocaelispor- -Hacettepe
Beşiktaş- -Denizlispor





20 Temmuz 2008 Pazar

FM Diyorsa Doğrudur


-Olm duydun mu Fener x'i almış!
+Ben bu adamı *FM'den biliyorum zaten olm, finishing 20 valla.

Bu son cümleyi hayatında kullanmamış ya da duymamış olan yoktur herhalde. Değişiği olabilir biraz ama özne aynıdır -FM ya da CM- en azından :P. Bazı kesim insanlarda nefret eder bu cümleden. "Yeter ulan FM, FM!!" der. "Hayatın FM olmuş anasını satayım" diye de dert yanar üstelik. Bu nefreti anlamak pek mümkün değildir. İnsan bir oyuna ve bu oyunun 'database'ine neden kötü gözle bakar ki? Kaldı ki atmasyon bir oyun değildir. Binlerce gözlemci sayesinde elde edilen verilerle oluşturulmuş oyundur. Çoğu insanı bu oyuna bağlayansa oyunun derinliklerinden çıkardığın adamı gerçekte üst düzey bir klüpte görmenin verdiği hazdır. Tabi buna bakarak FM diyorsa kesin doğrudur demek yanlıştır. Elbette oyunun elinde patlayan adamlar da olmuştur. Herşeye rağmen şu an ki en gerçekçi simulasyondur FM. Çoğu insan Robinho'nun, C. Ronaldo'nun ismini bilmezken bu oyunu oynayanlar onların yıldız olacağını biliyordu. Hani eziyorlar ya onun için söylüyorum bunları. Neyse bozdum ağzımı biraz, kusra bakmayın, şimdi dağılabilirsiniz(!)

Bu arada Alan Kardec'i bileniniz var mı..?

*FM: Football Manager
CM: Championship Manager

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Yiğidi Öldür, Hakkını Yeme


Bir 'terlik'(?) kavgasıdır, patlak verir; koskoca klübün iki kaptanı birbirine girer. Fatura ikisine de kesilir, başka olayların üstü bir şekilde kapatılır. Herneyse konumuz Beşiktaş'taki iç çekişmeler falan değil. Sadakat ve adalet.

İ. Üzülmez hep çok eleştirilir, lider özelliklere sahip birisi değildir. Kaptan olmak sadece para atışında 'yazı' ya da 'tura' demek veya flamayı öbür kaptana vermek olarak öngörülmemeli çünkü. Kaptan karizmasından nasibini de almamıştır Üzülmez. Sahada sopa yiyen takım arkadaşlarını hakeme karşı savunmak yerine sol köşedeki yerine çekilip kafayı kaldırmadan top sürmekle "Beşiktaş" kaptanlığı yaptığını sanıyorsa -buradan- yanıldığını iletelim Sayın "Deli"ye.

Kavgadan sonra satış listesine konulmuş Beşiktaş'ın iki kaptanı. Delgado da yeni kaptan olmuş bildiğiniz üzere. Az gerekli ayrıntıları geçip konuya dönelim.

Beşiktaşlıların Üzülmez'in satış listesine konmasına bir itirazı yok ama aynı listede Toraman'ın da olmasına itirazı var. "Beşiktaşlılık Duruşu" denen olgu var bu ülkede. İnsanlar istedikleri kadar inkar etseler de var, evet var. İnsana saygıdır herşeyden önce o duruş, hak edene hak ettiği gibi davranmaktır. Delikanlı adamı sever bu taraftar. İşte tam bu noktada Toraman tam olarak 'o' delikanlı adamdır. Delikanlıdır çünkü haksızlığa tahammülü yoktur. Haksız yere seçilmediği gördüğü için Fatih Terim hakkındaki görüşlerini söylemekte sakınca görmez. Delikanlı olduğu kadar hırslıdır, yanlış olduğunu düşündüğü kararda hakeme koşar hemen, derdini anlatır. Dürüsttür, yaptıysa kafasını eğer, döner arkasını pozisyonunu alır. Klübü onu satış listesini de koysa "Beni affetmezlerse gider dışarda oynarım, Fener'li, Galatasaray'lı olmam." der, işte bu yüzden de delikanlıdır, sadıktır. "Türkiye'de x klübünden başka takımda oynamam." diyip takımını ezeli rakibine satanlarla karıştırmayalım, para için değil formasını taşıdığı takım için ter döken adamdır Toraman. Beşiktaşta da bu yüzden kaptandır, formasına olan sadakati yüzünden. Bu yüzden de gitmemelidir.

Birileri onu Beşiktaş'tan uzaklaştırmaya çalışsa da, O hep Beşiktaşlı kalacaktır insanların gözünde. Toraman'a saygı duymanız için Beşiktaşlı olmanıza da gerek yoktur, 'adam gibi adam' olmanın anlamını bilmeniz yeterlidir.

"Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir" demiş Eflatun. Sen böyle devam et Toraman, bırak insanlar sefillikleriyle kalsınlar!

18 Temmuz 2008 Cuma

Håvard Nordtveit


Håvard Nordtveit, Arsène Wenger'in Arsenal'e kazandırdığı -yıldız adayı- Norveçli defans oyuncusu. Aynı zamanda Arsenal'in 35 numaralı formasının sahibi. 21 Haziran 1990 doğumlu olmasına rağmen 2007-08 sezonunun son maçında Sunderland'a karşı -oyuna girmemiş olsa bile- kendisine 16 kişilik kadroda yer bulmuş. Arsenal Reserve Takımı'nın kaptanlığını da yapan Håvard Nordtveit, 11 Haziran 2007'de -henüz 16 yaşındayken- ise takımının Barnet F.C ile yaptığı hazırlık maçında ilk kez Arsenal formasıyla tanışmış. Norveç milli takımının da gelecekteki yıldızı olarak da gösterilen Nordtveit; 15 kez Norveç U17, 4 kez de Norveç U19 formasını terletmiş. (Halen U19 takımında oynamakta.) A Takımla birlikte antremanlara çıkan Wenger'in gözdelerinden -Henri Lansbury ile beraber- Håvard Nordtveit'i Emirates Stadı'nın çimlerinde göreceğimiz günler yakındır!

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Uyy Uşağum , haçen naptın sen daa ?


Gökhan Ünal , Song , Egemen , Giray ,Tony Sylva , Selçuk İnan , Cale , Colman , Fatih Altundağ , Ceyhun Gülselam , İsmail Özeren ,Buğra Erdoğan ,Necdet Kaba , Zafer Aydoğdu , Abdulaziz Solmaz ,Selçuk Yıldırım , Mustafa Yumlu , Yakup Bugün , Eren Görür, Zafer Yelen , ve son olarak Isaac Promise...

Fazla söze ne gerek , Umarım Trabzon yaptığı bu yatırımlarının karşılığını layıkıyla alır.

Bir Hamak Alıp Sallananlar


"Blogun adını mı değiştirsem?" diyorum.
-----
Yedek bekleyenler kök salmışlar oracıkta.

Hatta fosil olmuş sansirodayedekbekleyenler,

elleri "yeni gönderi" butonuna basmaz olmuş.
-----
"Sanki seninkisi çok basıyor?" diyenleri duyar gibiyim
ama cevabım hazır:

-Yaz okulundayım, ders çalışıyorum birader!

-----
Karar verdim değiştiriyorum blogun ismini!
Yeni adresimiz:
http://birhamakalipsalladim.blogspot.com/
-----
Hamak keyfi de bir başka oluyormuş canım!
Şöyle güneşe karşı!

11 Temmuz 2008 Cuma

Son Umut: Srebrenica


...11 Temmuz 1995, sıcak bir yaz sabahı, Ratko Mladiç, Holllanda askeri gücün hiçbir direnişiyle karşılaşmadan büyük bir zafer kazanmış komutan edasıyla Srebrenica'ya girdi. Silahlardan arındırılmış kenti ele geçirmek Sırplar hiç de zor olmamıştı.
Tarihin en karanlık günlerinden biri olan bu günde, Sırp Televizyonu, soykırımın mimarı Sırp Ordu komutanı General Ratko Mladiç’in bir tepe üzerindeki görüntülerine yer veriyordu. Mladiç televizyon seyircilerine hitaben ‘Türklerden’ intikam alma zamanının geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir hediye olduğunu söylüyordu...


"Medeniyet" kör, sağır ve dilsiz bir kıta halinde
yaşam mücadelesi veriyorken, savunmasız insanların ölümüne göz yumanlar

"barışa" yaptıkları katkılardan ötürü ödül alıyor;

insanları köpeklere yem eden başka "insanlar" ise

köpeklere yem olan insanları korumakla görevli "insanlar" ile

kadeh tokuşturuyordu...

...

Ölüm az kalırdı onları betimlemek için, katliamdı.

Bu yüzden dram değildi onların yaşadıkları, acıydı.

Düşen sadece insanlık değil;

Son Umut: Srebrenica'ydı...

2 Temmuz 2008 Çarşamba

23


Yarım kaldı. Sende kalsın. Kalsın yarım.
Tadın kaldı. Bende kalsın, bende tadın.

Bir daha dokunursan...

Bir kez daha bana dokunursan..
.
Karışırız. Karışır dünle yarın.

Bizi üzen neyse burada bitsin...


Vega - Tadın Kaldı

23'ün şerefine...

27 Haziran 2008 Cuma

Euro 2008'in İlk Kazananı: Adidas


Euro 2008'in saha dışındaki ilk galibi dün akşam belli oldu. İspanya ve Almanya'nın forma sponsoru Adidas rakiplerine karşı üstünlük sağladı. Turnuva takımlarının forma sponsorları ise:

Adidas formasıyla sahaya çıkan takımlar;

* Almanya

* Fransa

* İspanya

* Romanya

* Yunanistan


Nike formasıyla sahaya çıkan takımlar;

* Hırvatistan

* Hollanda

* Portekiz

* Rusya

* Türkiye


Puma formasıyla saha çıkan takımlar;

* Avusturya

* Çek cumhuriyeti

* İsviçre

* İtalya

* Polonya


ve Umbro forması giyen tek takım;

* İsveç

26 Haziran 2008 Perşembe

Dede , iyi dinle Casillası....


"Tell that negro de mierda [shitty black] that you are much better than him. Don't hold back, tell him. Tell him from me. You have to believe in yourself, you're better than that negro de mierda"

Acaba Casillas maç öncesi anti-racism bildirisini okurken kulübedeki hocası Aragones neler hissetti? Keşke ibret-i alem olması için o bildiriyi Uefa Aragones'e okuttursaydı...

#1


Ezildiler
...
Herkes onlardan fark beklerken sahadaki 11 yürekli adam
gereken cevabı sahada verdi.
Metzelder ve Mertesacker ismini duymaktan sıkılmıştık.
Çünkü boş olan sadece ikisi vardı
...
Semih'in golünden sonra akıllara o soru geldi:
"Yoksa yine mi?"
Bu sefer olmadı
...
Herşeye rağmen yüreğinize sağlık
Şaşkına dönen Almanları ezdiniz
...
Avrupalılar Türkleri unutmaya dünden hazır
İnşallah unutmalarına fırsat vermezsiniz
Türk adını layık olduğu yerlere taşırsınız
Yapabilirsiniz, çünkü;

"İNANDIK ÇOCUKLAR"

22 Haziran 2008 Pazar

Deja-vu..


Yaşanmış bir anın tekrar yaşıyormuşcasına kapılınan hislermiş deja-vunun sözlük anlamı...Euro 2008'i izleyince sanki böyle bi hisse kapıldım.Önce Milli takımımızın mucizevi bir şekilde yarı finale çıkması, arkasından Guus Hiddink'in takımı Rusya'nın Hollanda'yı yenerek yarı finale yükselmesi....

Çok uzağa değil 6 sene öncesine gidersek,2002' de de Milli takımımız 58 yıl sonra ilk kez katıldığı dünya kupasında büyük bir başarı göstererek yarı finale yükselmişti İlhan Mansız'ın Senegale uzatmalarda attığı gol sonrası.O sene Güney Kore milli takımını çalıştıran Guus Hiddink de aynı şekilde üstün bir başarı göstererek yarı finale kadar yükselmişti.Yarı finaller sonunda milli takımımız Brezilya'ya,Güney kore' de Almanya' ya kaybederek 3.lük maçı oynamıştı.

Ne diyelim umarım bu olayın sonu hayırlı olur,2002' de 3.lük maçı oynayan milli takımımız ve Hiddinkin takımı 2008' de finalde karşı karşıya gelir.

21 Haziran 2008 Cumartesi

Tek başına cengaver !!!


Sanırım maçı en iyi bu kare anlatabilir.....Bunun üstüne ne söylenebilir ki ?

Hakem amca çık aradan .... !

Ya arada hakem olmasa :)

Hayat Varsa Umut Vardır


Hayat Varsa Umut Vardır orginally posted by Aceto

Gerçek mucize bu olsa gerek.
Top havadayken maçın bitmesini beklerken
...
...
Şimdi zafer nidaları atıyoruz
Harikayız, harikasınız
...
Ahmet Çakar'a mı inansam bilemiyorum
Türk Milli Takımı'nı ilahi güçler koruyor diyor ya;
Onlar bizimle olmasa şimdi bunları yazabilecek halde olur muydum?
Hayır...
Dualar bizimle
...
Unutulmaz gece, yazılan tarih
Yeni hedef
"FİNAL"

16 Haziran 2008 Pazartesi

Tiyatrocu


Düşüşündeki sahtelik surat ifadesine bile yansımış.

15 Haziran 2008 Pazar

Nihat "Çek" Bozdurdu


Yarınki olası gazete manşetini yazmak istedim başlığa. Nihat attığı ikinci golle başlıklarda almayı hak etti aslında. Eşine anca FM'de (Football Manager 2008) rastlanabilecek bir "geridönüş" yaşadık. İlk 70 dakikayı saymazsak "harika" oynadık. Çekler karşısında 2-0 geriden gelmek gerçekten başarıdır.Yazmakta zorlanıyorum, izledik gördük. Kırmızı karta rağmen kazandık.

Bir de belirtmek istediğim tiyatrocu futbolcular var. Çekler bunlara fazlasıyla sahip. Jan Koller olsun Galasek olsun böyle oyuncular. Volkan'ın yaptığı kırmızı kartı hakeden hareket ancak Jan Koller öyle bir kıvrandı ki kalp krizi geçirdiğini bile düşündüm. Hakemde "koskoca adamı devirmiş kesin boğazladı." Diye düşündü zannedersem. Yan hakem faktörü de var tabikide. Herneyse:

İNANIN ÇOCUKLAR, ÇOCUKLAR İNANIN

ÖSS 2008

Sınava girdim bu sabah ki daha önceden belirtmiştim. Sorular çok kolaydı galiba. Bir sene boyunca optik form doldurmayı bırakın, kitabının kapağını açmamış ben bile yapabildim soruları. Mat-2 ve Fen-2 testlerinden 15'er soru yaptım yanılmıyorsam ki bir sene oturup çalışsaydım kalan yarısını da tamamlardım. Mat-2'de formül kitabının kurbanı oldum birazcık. Formül kitabı okulda serbest olduğundan hatırlayamadım integral kurallarını, birazcık da geometriyi unutmuşum oradan da kaybettim :(

Çıktım sınavdan, bardaktan boşalırcasına bir yağmur başladı. Ah o yağmurlar yok mu? Gidiyorum başka dünyalara... Dershaneler sokağına kadar yürüdüm çevremdekileri izleyerek, biraz hüzünlü, hüznüm sınavdan değil, boşverin... Baktım tanıdığım var mı diye etrafa; aslında bakamadım, gören olmasın diye hızlıca uzaklaştım, yüreğim el vermedi... Boynum biraz bükük dönüş yoluna koyuldum. Bitireyim bu yazıyıda yoksa gene dalıp gidicem başka diyarlara... Kalın sağlıcakla.

13 Haziran 2008 Cuma

Ferhaaaaaaat Ferhaaaaaattt......

Böyle bağırıyordu ESES taraftarı her maçtan sonra ,

Çok değil bundan 2 sene önce 2.lig B kategorisinde o zamanki adı Gençlerbirliği ASAŞ ,şimdinin Oftaşında oynuyordu 25 yaşındaki bu kaleci.O zamanlar Mayıs ayında 2.lig B kategorisi yükselme grubunun bitmesine 2 hafta kalmıştı,ve EsEsim Asaş deplasmanına gidiyordu.Maç başlamadan Asaş lider durumda,EsEsim Kasımpaşanın arkasında 3.sıradaydı.Asaş kazanırsa 2A'YA çıkmayı garantileyecek, EsEsim kazanırsa 2a'ya direk çıkmak için büyük avantaj yakalayacaktı son haftaya girerken. O maçın 90 dakikası 2-2 lik skorla tamamlanmıştı.Maç boyunca yaptığı eksantrik hareketleriyle, özellikle maçın bitimine son 7 dk kala abartısız yerde yatmasıyla epey dikkatini çekmişti bu genç adam cefakar EsEs taraftarının.

Derken aradan 1 sene geçti ve OFTAŞ aynı sene süper lige yükseldi.Ferhat'ta süper ligde yarım sezon geçirdikten sonra Oftaş onu transfer listesine koydu.Ve işte bu andan itibaren tarih bir anda değişiyordu.1 sene önce tepkisini çektiği EsEs taraftarının 1 sene sonra karşısına o kutsal formayla çıkacaktı ve bunun sonucunda o taraftara kendini affettirip , o büyük taraftarın sevgilisi olacaktı.Zira her insan hata yapabilir bu cok doğal ama Ferhat bu hatasını anlayıp EsEs taraftarının kalbini kazanmıştı bile artık...İşte böyle ilginç bir hikaye Ferhat'ın hikayesi....

Bu sezon 2.yarı geldigi günden itibaren gösterdiği performansla,hırsıyla,sahada yüreğini ortaya koymasıyla artık Ferhat EsEs taraftarının gözünde eski Ferhat değil,o taraftarın sevgilisi Ferhat olmuştu.EsEs'in süper lige çıkmasında en büyük paya sahip olanlardan birisi kuşkusuz ki bu genç adam Ferhat ODABAŞI'dır....

Ancak gelin görün ki,o Ferhat için, EsEs'imizin yeni başkan Halil ÜNAL ve yeni teknik direktörü Rıza ÇALIMBAY bu sene onu gönderme kararı aldı.Tamam futbol profesyonel bir iş,her teknik adam güvendiği,inandığı oyuncularla oynamak ister.Ancak futbol her şeyden önemlisi sahada yürek ister.Ferhatta bu sene EsEsimiz için sahada yüreğiyle oynayan futbolculardan birisi.Gel Rıza hoca ve yönetim,bu yanlıştan vazgeç..Biraz vefakar olun EsEsim 12 yıl sonra süper ligdeyse bunu %70 Ferhata borçludur.Oynatmayacaksan bile ilk 11' de sırf bunun hatrına takımda tut.

Not : Ferhatın kulübü Oftaş' a 250.000 ytl verilmesi halinde bonservisi tamam EseSime geçecek.Yabancı kaleciye milyon dolarları bayılana kadar Ferhata 250.000 ytl ver,hem taraftarın kalbini kazan, hem de kaleni de güvenilir ellere emanet et.

Ferhat ODABAŞI ES-ES TARAFTARI SENİ HİÇ BİR ZAMAN UNUTMAYACAK...

12 Haziran 2008 Perşembe

Çıldırt Bizi Delirt Bizi Fotomaç


İroni akıyor Fotomaç'ın paçalarından. Gazete diyemiyorum artık ben yanlış anlaşılıyor. Ailecek kopuyoruz şu ilk sayfaya. İsviçre gazetelerinin seviyesine inme gereğini neden görmüş Fotomaç anlamak zor. Ayrıca çok da yaratıcılar kendileri. Nasılda uydurmuşlar futbolcuların kafalarını çakıya..!

And The Oscar Goes To ... Penalties!


Zor gece oldu, güzel bitti. Gereksiz tartışmalarla doldu gene etrafımız. "Hakan Yakın sevinmedi", "Eren Derdiyok sevinmedi", "Berabere biterse Çekler çıkacak". Nesi tartışılıyorsa bunların. Sondan başlayalım. UEFA internet sitesinde duyurmuş, Çeklerle maçımız berabere biterse maç penaltılara gidecek diye. Birileri hala konuşuyor mu ne? Yok efendim Eren Dediyok asist yaptığına sevinmemiş. Maçtan sonra "İçimizden sevindik. Çünkü biz Türk'üz. Türkiye'ye karşı oynamaktan çok mutluluk duymadık. Ancak Türkiye'den bana hiçbir teklif gelmedi. Beni Milli Takıma davet ettiler de gitmedim mi? Bunun için İsviçre forması altında Türkiye'ye karşı oynamaktan mutlu olmadım. Böylesine büyük bir şampiyonada kendimi göstermek için bir fırsattı ve bunu değerlendirdim. Attığımız golde Hakan da ben de içimizden sevindik, ancak dışarıya belli etmedik. Bu bizim ülkemize karşı olan sevgimiz ve saygımızdandır." demiş Eren. Ayar vermiş birilerine. Hakan Yakın'da aynı şekilde. Sen değer verdin de adam "oynamıcam ben milli takımda falan" mı dedi? Hayır...

Yağmurda çamurun içine saplanmış bir milli takım izledik ilk yarıda. Arda'nın "kulağına" çarpan toptan başka önemli atağımız yoktu. Neyse ki Hakan Yakın boş kaleye kaçırdı da Euro 2008 maçın ilk yarında bitmedi bizim için. Bilerek atmadı falan diyenler var girmek bile istemiyorum o muhabbete. Herneyse ikinci yarın saha düzelince bizde düzeldik. Rüya gibi geldi gol attıktan sonra maç. Uzatmayalım daha fazla ama ekleyelim gol attıkları için kahraman ilan edilen Semih ve Arda'ya teşekkürlerimizi.





Bir de Aurellio var bahsetmek istediğim. Ahmet Çakar deyimiyle "Çakma Türk" bile olsa gol sevinci görülmeye değer...